23 Ekim 1985 tarihinde Deng Xiaoping ile yapılmış bir söyleşi
Henry Grunwald (Time Editörü):
Çin Komünist Partisi insanlara her zaman özverili olmalarını ve halka hizmet
etmelerini söyledi. Mevcut ekonomik reform durumunda insanlara zengin
olmalarını söylüyorsunuz fakat bazı yolsuzluk ve rüşvet durumları ve gücün
kötüye kullanımı ortaya çıktı. Bu sorunları çözmek için nasıl önlemler
alacaksınız?
Deng Xiaoping: Bunu başlıca
iki şekilde çözeceğiz - eğitim ve yasa. Böyle sorunlar bir gecede çözülmez. Birkaç
insanın söylediği birkaç söz de etkili bir mücadele için yeterli olmaz. Fakat
Partimizin ve ülkemizin bu olumsuz durumları aşamalı olarak azaltacağına ve
sonunda ortadan kaldıracağına inanıyoruz.
Grunwald: Bu durumlar Pazar
ekonomisi ve sosyalist sistem arasındaki çözülmesi güç bir gizli çelişkinin
göstergesi olabilir mi?
Deng Xiaoping: Sosyalizm ve
Pazar ekonomisi arasında esaslı bir çelişki yoktur. Sorun üretici güçlerin daha
verimli olarak nasıl geliştirileceğidir. Biz geçmişte planlı ekonomi uyguladık.
Fakat bu yıllar içindeki deneyimimiz, tamamıyla planlı ekonomi uygulamanın üretici
güçlerin
gelişmesini belli bir ölçüde engellediğini gösterdi. Planlı ekonomiyi pazar ekonomisi ile birleştirebilirsek, üretici güçleri özgürleştirmek ve ekonomik büyümeyi hızlandırmak konusunda daha iyi bir durumda olacağız. Partimizin On birinci Merkez Komitesinin Üçüncü Genel Kurulunda Dört Ana İlkenin, özellikle sosyalist sistemin sürdürülmesi ilkesinin, desteklenmesini ısrarla vurgulayacağız. Sosyalist sistemi sürdürmek istiyorsak, üretici güçleri geliştirmek bizim için hayatidir. Uzun bir süre bu soruya tatmin edici cevap bulamadık. Son tahlilde, sosyalizmin üstünlüğü üretici güçlerin büyük gelişimi ile gösterilmelidir. Yıllar içinde kazandığımız deneyim bize önceki ekonomik yapının üretici güçleri geliştiremediğini gösterdi. Bazı yararlı kapitalist yöntemleri bu nedenle kullandık. Doğru yaklaşımın dış dünyaya açılmak, planlı ekonomi ile pazar ekonomisini birleştirmek ve yapısal reformlar yapmak olduğu şimdi çok açık. Bunlar sosyalizmin ilkeleri ile çelişiyor mu? Hayır, çünkü reform sürecinde iki şeyden emin olmalıyız: Birisi ekonominin kamusal kesiminin her zaman baskın olması; diğeri ise ekonomiyi geliştirmekle ortak zenginlik arzulamamız, daima kutuplaşmadan kaçınmaya çalışmamızdır. Yabancı kaynak kullanma politikaları ve özel sektörün büyümesine izin vermek ekonominin temel belirleyicisi olan kamu kesiminin hâkim konumunu zayıflatmayacaktır. Bunun aksine, son tahlilde bu politikalar üretici güçlerin daha güçlü bir şekilde gelişmesini ve kamu sektörünün güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Kamu sektörünün Çin ekonomisinde hâkim bir rol oynayabilmesi için kutuplaşmadan kaçınılmalıdır. Elbette bazı bölgeler ve bazı insanlar diğerlerinden önce zenginleşebilir ve bu durumda diğer bölgelere ve insanlara aynı şeyi yapmaları için yardım edebilirler. Toplumda şu anda bulunabilecek olumsuz yaklaşımın giderek azalacağına ve ekonomi büyüdükçe, bilim, kültür ve eğitim seviyelerimiz yükseldikçe ve demokrasimiz ve hukuk sistemimiz güçlendikçe sonunda ortadan kalkacağına eminim. Özet olarak, bugün Çin’de en önemli görev kendi kalbimizi ve ruhumuzu modernizasyon için kullanmaktır. Sosyalizmin avantajlarına rol verirken, bazı kapitalist yöntemler de uyguluyoruz – fakat yalnızca üretici güçlerin gelişmesini hızlandırıcı yöntemler olarak. Süreçte bazı olumsuz durumların ortaya çıktığı gerçek fakat daha önemli olan, bu reformları başlatarak ve bu yolu izleyerek başarabildiğimiz sürecin memnun edici olmasıdır. Çinin başka alternatifi yok, bu yolu izlemeli. Refah için tek yol bu.
gelişmesini belli bir ölçüde engellediğini gösterdi. Planlı ekonomiyi pazar ekonomisi ile birleştirebilirsek, üretici güçleri özgürleştirmek ve ekonomik büyümeyi hızlandırmak konusunda daha iyi bir durumda olacağız. Partimizin On birinci Merkez Komitesinin Üçüncü Genel Kurulunda Dört Ana İlkenin, özellikle sosyalist sistemin sürdürülmesi ilkesinin, desteklenmesini ısrarla vurgulayacağız. Sosyalist sistemi sürdürmek istiyorsak, üretici güçleri geliştirmek bizim için hayatidir. Uzun bir süre bu soruya tatmin edici cevap bulamadık. Son tahlilde, sosyalizmin üstünlüğü üretici güçlerin büyük gelişimi ile gösterilmelidir. Yıllar içinde kazandığımız deneyim bize önceki ekonomik yapının üretici güçleri geliştiremediğini gösterdi. Bazı yararlı kapitalist yöntemleri bu nedenle kullandık. Doğru yaklaşımın dış dünyaya açılmak, planlı ekonomi ile pazar ekonomisini birleştirmek ve yapısal reformlar yapmak olduğu şimdi çok açık. Bunlar sosyalizmin ilkeleri ile çelişiyor mu? Hayır, çünkü reform sürecinde iki şeyden emin olmalıyız: Birisi ekonominin kamusal kesiminin her zaman baskın olması; diğeri ise ekonomiyi geliştirmekle ortak zenginlik arzulamamız, daima kutuplaşmadan kaçınmaya çalışmamızdır. Yabancı kaynak kullanma politikaları ve özel sektörün büyümesine izin vermek ekonominin temel belirleyicisi olan kamu kesiminin hâkim konumunu zayıflatmayacaktır. Bunun aksine, son tahlilde bu politikalar üretici güçlerin daha güçlü bir şekilde gelişmesini ve kamu sektörünün güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Kamu sektörünün Çin ekonomisinde hâkim bir rol oynayabilmesi için kutuplaşmadan kaçınılmalıdır. Elbette bazı bölgeler ve bazı insanlar diğerlerinden önce zenginleşebilir ve bu durumda diğer bölgelere ve insanlara aynı şeyi yapmaları için yardım edebilirler. Toplumda şu anda bulunabilecek olumsuz yaklaşımın giderek azalacağına ve ekonomi büyüdükçe, bilim, kültür ve eğitim seviyelerimiz yükseldikçe ve demokrasimiz ve hukuk sistemimiz güçlendikçe sonunda ortadan kalkacağına eminim. Özet olarak, bugün Çin’de en önemli görev kendi kalbimizi ve ruhumuzu modernizasyon için kullanmaktır. Sosyalizmin avantajlarına rol verirken, bazı kapitalist yöntemler de uyguluyoruz – fakat yalnızca üretici güçlerin gelişmesini hızlandırıcı yöntemler olarak. Süreçte bazı olumsuz durumların ortaya çıktığı gerçek fakat daha önemli olan, bu reformları başlatarak ve bu yolu izleyerek başarabildiğimiz sürecin memnun edici olmasıdır. Çinin başka alternatifi yok, bu yolu izlemeli. Refah için tek yol bu.
Donald McHenry (Institute of
Diplomacy of Georgetown University’de profesör ve eski ADB Birleşmiş Milletler
delegesi): Mevcut yönetim organları ve liderlerdeki değişimlerden memnun
musunuz? Reform politikasını devam ettireceklerine inanıyor musunuz?
Deng: Son Parti
Konferansımıza dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu konferansta iki önemli önlem
kabul edildi. İlk olarak, geçen yedi yılın deneyimi gözden geçirildikten sonra,
ekonomi için uygun bir büyüme oranı belirledik. Ayrıca, bu yüzyıl ve sonrasında
uzun vadeli, istikrarlı bir gelişme için gerekli koşulları oluşturmak için
tasarlanmış Yedinci Beş Yıllık Planı (1986-1990) kabul ettik. İkinci olarak, politikaların
devamlılığını sağlamak için örgütsel değişiklikler de yaptık; yani, Merkez
Komitesi ve merkezi hükümet organlarından başlayarak liderlik kadrosunun
ortalama yaşı düşürülmeye başlandı. Politikanın devamlılığı başlıca iki şeye
bağlı. İlk olarak, politikanın kendisinin doğru olup olmadığına; bu en önemli faktör.
Politika doğru değilse neden devam ettirelim? Politika doğruysa ve bir
sosyalist toplumda üretici güçlerin gelişimini sağlıyorsa ve adım adım
insanların yaşam standartlarını yükseltiyorsa, politikanın kendisi devamlılığı
sağlar. İkinci olarak, politikayı kimlerin uyguladığına bağlıdır. Merkezi ve
yerel hükümetlerde yeni yollar keşfetme cesareti olan enerjik insanlar
olmalıdır. On birinci Merkez Komitesinin Üçüncü Genel Kurulundan sonra,
kadroların ortalama yaşını düşürmeye başladık. Tabi ki, daha devrimci, daha iyi
eğitimli ve daha profesyonel olarak daha yetkin olmalarını sağlamaya
çalışıyoruz. 1982 yılında On İkinci Ulusal Parti Kongresinde en son Parti
Konferansının yapılmasına karar verildi. Partinin yönetim organlarının
üyelerinin yaş ortalaması çok yüksek olduğu için gelecek kongreden önce
(1987’de) yaş ortalamasının düşürülebileceği bir Parti konferansı
yapılabilecek.
Karsten Prager (Time’ın
uluslararsı basımının editörü): Kişisel bir soru sormak istiyorum. Uzun
devrimci kariyerinizde Çin halkının kaderini ve yönelimini defalarca
değiştirdiniz. Öldükten sonra bu insanların sizi nasıl hatırlamalarını
istersiniz?
Deng: Umarım bana çok fazla
önem vermezler. Yaptıklarımın tamamı Çin halkının ve Çin Komünistlerinin
özlemlerini temsil ediyor, hepsi bu. Parti politikaları hep birlikte
geliştirildi. "Kültür devrimi"nden önce ben de partinin asıl
yöneticilerinden biriydim. Yani, o zamanlar yapılan hataların bazılarından ben
de sorumlu tutulmalıyım. Ne de olsa, yeryüzündeki hiç kimse hatasız değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder