10 Kasım 2019 tarihli BirGün gazetesinde yayınlanmıştır
“Suçluların iadesi
yasası”nın geri çekilmesiyle aslında Hong Kong (HK)’da sokakların ateşi düştü. Fakat
batı medyası beş-on bin kişilik gösteriler üzerinden Çin’e vurmaya devam
ediyor. ÇKP’ye “HK’un özerkliğine el uzatma, özerkliğimizden elini çek” tepkisi
vermek için gösterilere katılan büyük çoğunluk sokaklardan çekildi. Geride ta
baştan beri ortalığı şiddete boğan “Kuomintang torunları” yani Çin’i içeriden
istikrarsızlaştırmayı amaçlayan emperyalizmin işbirlikçileri kaldı.
Sokaklardan çekilen
çoğunluk, orta sınıflar ve öğrencilerden oluşuyordu denebilir. Bu gurubun
aslında HK’un Çin’e bağlı olmasıyla bir sorunu yok sayılır. Sorun, Çin’in bu
özerliği bir ucundan kemirmeye ve yaşam biçimi-kültürel yapıyı değiştirmeye
dönük çeşitli dolaylı girişimleri. Örn. seçim sisteminde değişiklik girişimi,
eğitim müfredatında yapılan değişiklik, milli marşın değiştirilmesi,
ortaöğretimde Cantoneese (HK Çincesi) dilini Mandarin (Anakara Çincesi) ile
değiştirme girişimi vs. İnsanlar bu müdahalelerin HK’un özerkliğinin altını
oyma ve giderek anakaradaki bir Çin eyaletine benzetme niyeti taşıdığından
kuşkulanıyorlar.
Yeri gelmişken bir
gerçeği not etmeliyim: Aslında, ÇKP, HK’da en büyük kötülüğü sola yapıyor. “Sosyalizm”
adı altında yaptığı yanlış uygulamalar sol fikirleri itibarsızlaştırıyor, insanların
solla buluşmasını veya solun insanlara ulaşmasını zorlaştırıyor. Gerçi ÇKP’nin
HK solu gibi bir tasası yok. Çünkü müttefiki HK sermayesi. Bu kesim “komünist”
Çin’in desteği sayesinde İngiliz kolonisi döneminde hayal bile edemeyeceği
kadar büyüdü. Ee, bu durumda “komünistliği” HK’lu solculara bırakacak değiller
herhalde…
“Kuomintang
torunları” konusuna gelince, Kuomintang, açık adıyla “Çin Milliyetçi Partisi”, komünistlerin
22 yıllık bir iç savaşın sonunda devirip iktidarı aldıkları parti. İlk
başlarda, Parti lideri Dr. Sun Yat-Sen, Lenin’in tavsiyesi üzerine komünistleri
partiye davet eder ve ölümüne (1925) kadar geçen zaman içinde bir ortak program
çerçevesinde komünistler de bu parti içinde yer alır. Kavga ve giderek iç savaş
General Çan Kay-Şek’in partiyi ele geçirmesiyle başlar
(1927). 1949’da,
Mao önderliğindeki Çin Halk
Kurtuluş Ordusu karşısında yenildiğini anlayan Çan, en yakınındakilerle
birlikte Tayvan’a kaçar. Geri kalan faşist döküntülerin çoğu İngiltere kolonisi
HK’a sığınır. Bugün HK sokaklarını şiddete boğan emperyalizmin işbirlikçileri
işte bunların torunları.
HK’a kaçan
Kuomintang artıkları 1956 ve 1967’de adeta bir iç savaş görüntüsü veren iki
büyük olayda, komünistlere Çin’de yenilmenin intikamını HK’da almaya çalıştılar.
Bu olaylar aslında HK’da sınıf savaşının da tarihi. Giriş fazla uzadığı için
bunları anlatmayı sonraki yazıya bırakıyorum.
Not: General Çan, Japonya işgaline karşı savaşmak
yerine, işgalcilerle savaşan komünistleri yok etmek için Nazilerden silah ve
askeri danışman yardımı alan bir faşisttir. Bir Kuomintang ordusu generali
tarafından komünistlerle görüştürülmek üzere tuzağa düşürülerek kaçırılır. Bu olay
sonrası, Japonya’ya karşı komünistlerle birlikte savaşmayı neden kabul ettiği
halen bazı spekülasyonlardan ibaret. En yaygın kanı, ÇKP yetkilisi Zhou En-Lai
(Co/Zo En-Lay)’ın gözaltında tutulan Çan’a Stalin'in “Japonya’ya karşı savaşta
Çin’e askeri destek vermeyi taahhüt eden” mesajını ilettiği ve bunun gidişatı
değiştirdiği yönünde. Mesajında Çan’dan (1) komünistlere saldırıya son vermesini,
varlıklarını kabul etmesini ve (2) komünistlerle ortak cephe kurmasını
istiyordu. Çan’ın buradan çıkardığı sonuç, kendisine daha önce de birkaç kez benzer
teklifte bulunan Stalin’in tercihini komünistlerden değil kendisinden yana
kullandığı kanısı ve savaşın sonunda iktidarının sürmesi beklentisiydi… İnsanlığa
en az iki bin yıl “Kuzey yıldızı” olan o büyük “Çin uygarlığı”nı tekrar ihya
etme fantezisi kuruyordu. “Bunun için önce ülkedeki muhalefeti pasifize etmek/sindirmek
gerekir. Dış tehlikelere karşı direnmek ancak bundan sonra anlamlı olur”
diyordu. Ne kadar tanıdık bir fantezi! Nedense bütün faşistler aynı rüyayı
görüyor ve çoğunlukla aynı kaderi paylaşıyorlar: Devleti kendilerini
koruyacağını sandıkları bir suç örgütüne dönüştürmelerine rağmen, geride
okkanın altına giden çok sayıda suçlu yanaşma bırakarak, ülkeden kaçmak zorunda
kalıyorlar.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder