17 Kasım 2019 tarihli BirGün gazetesinde yayınlanmıştır
Önceki yazımda, “1949’da,
Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin iktidarı almasının ardından faşist döküntülerin
çoğunun İngiltere kolonisi Hong Kong (HK)’a sığındığını, 1956 ve 1967’de adeta
bir iç savaş görüntüsü veren iki büyük olayda komünistlere Çin’de yenilmenin
intikamını HK’de almaya çalıştıklarını ve bugün HK sokaklarını şiddete boğan
emperyalizmin işbirlikçilerinin bunların torunları olduklarını” yazmıştım. HK’a
sığınan Kuomintang (Çin Milliyetçi Partisi) artığı suç çeteleri, ajanlar vs
nedeniyle HK, Çin’e karşı düşmanca faaliyet ve sabotajlarının merkezi haline
gelir. En bilinen olay, 11 Nisan 1955’te, Çin Başbakanı Zhou En-lai’yı HK’dan Endonezya’daki
Afro-Asya Konferansına götürmek için kiralanan Hint uçağı Kaşmir Prensesi'ne Kuomintang
ajanları tarafından düzenlenen ve 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan sabotajdır (Zhou
sağlık nedeniyle geciktiği için uçakta yoktur).
1956
olayları
ÇKP’nin iktidarı
alıp sosyalist devrimi ilan ettiği gün olan 1 Ekim 1949, o günden beri Çin Halk
Cumhuriyeti’nin kuruluş günü olarak kutlanır. Kuomintang artıklarının bu günü
kabul etmesi tabii ki beklenemez. Onlar, “çift on günü” olarak da bilinen, 10.
10. 1911 tarihini Çin Cumhuriyeti’nin kuruluş günü olarak kabul eder ve kutlarlar.
Bu tarih, 10 Ekim 1911'de Wuhan’ın (Hubei eyaleti) Wuchang bölgesindeki
demiryolu işçilerinin başlattığı ve 1912’de İmparatorluğun lağvedilip
Cumhuriyet ilanına ve Çin Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolu açan “Wuchang
isyanı”nın yıldönümüdür. Aynı zamanda, Kuomintang’ın kuruluş günü olarak kabul
edilir.
10 Ekim 1956’da HK
hükümetinin Kuomintang artıklarının barındığı yerleşim bölgesinden sorumlu
görevlisi kutlamalar için hiçbir yere Çin Cumhuriyeti bayrağı (beş renkli bir
bayraktır), resim asılmaması ve duvarlara slogan yazılmaması konusunda bir
duyuru yapar. Bu kararın, sabotaj girişiminden sonra, Çin Başbakanı Zhou En-Lai’ın
HK koloni hükümetine “Çin’e karşı düşmanca faaliyetlerden duyulan ‘ciddi’ rahatsızlığı”nı
iletmesi üzerine alındığı artık biliyoruz. Bu uyarıya rağmen asılan Çin
Cumhuriyeti bayrağı, Dr. Sun ve Çan Kay-Şek’in resimlerini indirtir ve yazılan
Kuomintang sloganlarını sildirir. Provokasyon için pusuda bekleyen Kuomintang
ajanları sokaklara önce Çin’den kaçan suç örgütlerinin haydutlarını sürüp
bölgeyi şiddete boğar, ardından olaylar hızla büyür. İlk olarak komünistlerin
oturduğu bölgelere (asıl hedefleri oralardır ve yakın bölgelerdir) saldırırlar
ve yakaladıkları birkaç kişiyi sokak ortasında işkenceyle öldürürler. Solcu
işçilerin çalıştığı ve örgütlü olduğu fabrikaları hedef alır ve bazılarını yakarlar.
O günlerde HK’da ciddi bir sanayi vardır ve fabrikalarda sol sendikalar
örgütlüdür. Solculara ait ya da solcularla ilişkisi
olduğuna inandıkları mağazaları,
dükkânları, toplu taşıma araçlarını, binaları vs ateşe verirler. Yakılarak
ölenler arasında İsveç Konsolosunun eşi de vardır. Bindiği taksi faşistler
tarafından ateşe verilen genç kadın hayatını kaybeder.
Bu olay, bardağı taşıran
son damla olur. Yaşananlara yetersiz polis gücüyle müdahale etmeye çalışan
İngiltere, orduyu HK’a çağırır. O günlerin polis müdürü raporunda “Saldırılar
yayılmış ve olaylar o derece kontrolden çıkmıştı ki, polis ve orduya uyarı
yapmaya gerek duymadan ve hedef gözetmeksizin ateş açma yetkisi vermeye mecbur
kaldık” diyor. Dört gün süren olaylarda, faşistlerin saldırıları sonucu 15 kişi
katledilir. Polis-ordunun açtığı ateşle kırk dört kişi ölür. Beş yüz kişiden
fazla da yaralı vardır. Dört bin kişi gözaltına alınır. Yapılan yargılama
sonunda dört faşist idam cezası alır.
Sonraki yazı: 1967
olayları ve sonrası.


