22 Eylül 2013 tarihli BirGün Gazetesinde "Mao Usta’dan yadigâr Laojiao artık yok" başlığı ile
yayınlanmıştır
yayınlanmıştır
Annenin figanı toplum vicdanında ve medyada karşılık buldu. Komuoyunda dile getirilen her şeyi devletlerin o sağır duvarları da duyar ama işlerine geldiği gibi… Birkaç gün sonra "toplum düzenini bozmak ve topluma olumsuz etkide bulunmak" suçlamasıyla polis kadını göz altına aldı ve Laojiao için on sekiz aylığına çalışma kampına gönderdi. Haber duyulunca “isteği doğru olmayabilir ama acısını anlayın ve saygı gösterin” diyen kamuoyu baskısı arttı. Anneyi sekiz gün sonra serbest bırakmak zorunda kaldılar. Kadın yaşadığı gözetimin haksız olduğu gerekçesiyle dava açtı ve tazminat kazandı.
Bu sonuç Laojiao için adeta karşı kampanyaya dönüşen tartışmanın da fitilini ateşledi. Ülkenin her tarafından mağdurların hikayeleri basına konu olmaya başladı. Avukatlar da sistemin fesh edilmesi için anayasa mahkemesinde dava açtı. Geçenlerde mahkeme Çin hükümetinden Laojiao sisteminin fesh edilmesini istedi.
Polis bazen sistemi korumaya çalışırken aslında altını oyuyor ve hiç istemeden hayra vesile oluyor. Kadını çalışma kampına göndermekle yüz karası bir uygulamayı herkes için görünür kıldılar.
Laojiao (laodong jiaoyang) “emek kullanımı yoluyla yeniden eğitim” demek. Yani “topluma kazandırma”nın Çincesi. Tamamıyla polisin kararıyla uygulamaya konuyor. Bu cezayı alan birinin duruşma, avukat veya yargı kararı isteme hakkı yok. Polisin ceza biçtiği birisi o sürede “yeniden eğitim” için çalışma kampında gönderiliyor. Orada kamu işletmelerinde çalıştıkları söyleniyor. Aynı sektörde çalışanlar kadar ücret ödeniyormuş. Islah olup olmadığının takdiri kamp yönetimi ve görevli diğer kurumların insafına kalmış.
Bu sistem 1957’de kurulmuş. Önceleri yeniden eğitim adı altında çoğunlukla muhaliflere, sistemle sorun yaşayanlara uygulanırken zamanla içeriği ve kapsamı epeyce genişlemiş ve fiili cezaya dönüşmüş.
Kamplarda nasıl bir “yeniden eğitim”verildiğine ilişkin fazla bilgim yok. Bildiğim kadarıyla, suçunu itiraf etmesi, kabullenmesi, değişmesi gerektiğine inanması ve değişmesi gibi bir “eğitim” süreci var. Çin kültüründe insanın bir hatasını veya suçunu inkar etmesi utanç verici, küçük düşürücü bir davranıştır. Kabul etmek ise büyük bir erdemdir. Bu sistemi ilk düşünenler bu noktadan yola çıkmış olmalılar. Bunları yazarken gözümün önünden “son imparator” filminde imparatordan itiraflarda bulunması istenen sahneler geçiyor.
Yeniden eğitime alınanlar içinde hikayesini iyi bildiğim iki “gerçek” Komünist de var. Birisi, Tiananmen Meydanı’ndan öğrencilerin sağ salim ayrılmasını sağlamak için görüşmeler yapan ünlü bir profesör. Üç yıl yeniden eğitim cezası almış. İtiraz etmiş ve 5 ay sonra salıverilmiş. Diğeri ise bir işçi sınıfı-emek aktivisti. Deng Usta’nın “ikici devrim”inin işçi sınıfına neler ettiğini anlatan toplantılar yaptığı ve işçileri ayarttığı için yeniden eğitime alınıp birkaç ay kampta kalanlardan. O da itiraz edip serbest kalmış. Tabi ki bunlar görmezden gelinemeyecek kadar tanınan, bu nedenle itirazlarına cevap verilen birkaç şanslı adam.
Laojiao artık tarih oldu. İnsan onuru bir kez daha zorbalığa galebe çaldı. Hani “hiçbir şey zamanı gelmiş bir fikirden daha güçlü değildir” derler ya, bu da işte o minvalde bir şey…

