Deng Xiaoping (Dıng Şivavping)’in 1979 yılında *Frank B. Gibney ve *Paul T. K. Lin’e verdiği röportajın Çinceden çevirisidir.
Gibney: Oldukça uzun bir süre Çin, Amerika Birleşik Devletleri'ne kapalı kaldı. Çin gibi bir ülke için hızlı modernleşmeyi başarmak gerçekten büyük bir zorluk. Görünüşe göre Çin yeni bir devrim yapmak zorunda.Deng Xiaoping: Modernleşme, büyük bir yeni devrimi temsil ediyor. Devrimimizin amacı, üretici güçleri özgürleştirmek ve geliştirmektir. Üretici güçleri geliştirmediğimiz, ülkemizi müreffeh ve güçlü kılmadığımız ve insanların yaşam standartlarını iyileştirmediğimiz sürece devrimimiz boş laftır. Eski topluma ve eski sisteme karşı çıkıyoruz çünkü onlar halkı ezdiler ve üretici güçlerin gelişimine engel oldular, zincire vurdular. Artık bu sorun hakkında netiz. Dörtlü Çete, “Sosyalizmde yoksul olmanın, kapitalizm altında zengin olmaktan daha iyi olduğunu” söyledi. Bu saçma.
Tabi ki kapitalizmi istemiyoruz. Fakat sosyalizm altında yoksul olmayı da istemiyoruz. Üretici güçlerin geliştirildiği, ülkemizin müreffeh ve güçlü olduğu bir sosyalizm istiyoruz. Sosyalizmin kapitalizmden üstün olduğuna inanıyoruz. Bu üstünlük, sosyalizmin üretici güçleri geliştirmek için kapitalizmden daha elverişli koşullar sağladığını göstererek kanıtlanmalıdır. Bu üstünlüğün belirgin hale gelmesi gerekirdi. Fakat bizim bu konudaki farklı anlayışımız nedeniyle, üretici güçlerin gelişimi özellikle 1976'ya kadar olan son on yıllık dönemde gecikti. 1960'ların başında Çin, gelişmiş ülkelerin gerisindeydi fakat fark şimdiki kadar büyük değildi. 1960'ların sonundan 1970'ler boyunca geçen 11-12 yılda, diğer ülkeler ekonomilerini, bilim ve teknolojilerini hızla geliştirdikleri (ve kalkınma hızı artık yıl hatta ay olarak değil gün olarak hesaplandığı) için fark büyüdü. Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne kadar geçen uzun bir süre boyunca dünyanın geri kalanından tecrit edilmiş durumdaydık. Bu tecritten biz sorumlu tutulamayız; tam tersine, uluslararası Çin ve sosyalizm karşıtı güçler bizi bir tecrit durumuna hapsetti. Ancak 1960'larda diğer ülkelerle temas ve işbirliğini artırma fırsatları bize kendini gösterdiğinde, kendimizi tecrit ettik. Sonunda, elverişli uluslararası koşullardan yararlanmayı öğrendik.
Dört modernizasyonu gerçekleştirmeliyiz. Bu hedefe ulaşmak için kendi çabalarımıza, doğru ilke ve politikalara ve belirli etkili önlemlere güvenmeliyiz. Bazı insanlar modernleşme hedefini gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimizden kuşku duyuyorlar ve bize dört modernleşmeyi hangi temelde gerçekleştirebileceğimizi soruyorlar. Modernleşme hedefine ulaşmak için aşağıdaki dört elverişli koşula sahibiz:
Birincisi, doğal kaynaklar açısından zengin bir ülkeyiz. Çin, geniş toprakları ve bol enerji ve mineral kaynakları olan bir ülke. Neredeyse tüm demir, demir dışı ve nadir metallere sahibiz. Bu kaynaklar kullanılırsa, büyük bir ekonomik güç üreteceklerdir.
İkincisi, son 30 yılda yaptığımız çılgınca işler bir tarafa, sanayi, tarım, bilim ve teknoloji için ciddi bir temel attık ve böylece dört modernleşmeyi başarmak için bir temel oluşturduk. Şu anda 2 milyondan fazla takım tezgâhımız var ve yılda 100 milyon tondan fazla petrol, 600 milyon tondan fazla kömür ve 30 milyon tondan fazla çelik üretiyoruz. Kısacası, dört modernizasyonu gerçekleştirmek için maddi temeli oluşturduk.
Üçüncüsü, Çin halkının hazır olduğuna inanıyoruz. Yaklaşık on yıl boyunca, Lin Biao ve Dörtlü Çete tarafından dayatılan zihinsel prangalar, insanların düşüncelerini dizginledi ve onların bilgi ve yaratıcılıklarını tam olarak ortaya koymalarını engelledi. Şimdi, Çin halkının girişimini harekete geçirmek ve zekâ ve bilgeliklerini tam olarak devreye sokmalarını sağlamak için Çin halkının zihnini özgürleştirmenin gerekli koşullarını yaratmaya, Başkan Mao Zedong'un önerdiği gibi, “yüz çiçeğin açmasına ve yüz düşünce okulunun rekabet etmesine izin verme” politikasını tekrarlamaya teşvik ediyoruz. Aynı amaçla demokrasiyi güçlendiriyor ve geliştiriyoruz. Ancak bazı insanlar gelişen demokrasimizi anarşiyi savunmakla karıştırıyor. Aslında, Lin Biao ve Dörtlü Çete günlerinde anarşi uygulanıyordu. Anarşi altında kalkınma söz konusu olamaz. Çin'e 1950'lerde veya 1960'ların başında gelmiş olsaydınız, toplumsal davranışımızın iyi olduğunu görürdünüz. Bu zor zamanlarda, insanlar disiplini gözettiler, genel durumu göz önünde bulundurdular, kişisel çıkarlarını ortaklaşmanın, devletin ve toplumun genel çıkarlarıyla birleştirdiler ve hükümetle olan zorlukları vicdanlarını dinleyerek aştılar. 1959'da başlayan üç yıllık ekonomik zorlukları bu şekilde aştık. Ancak Lin Biao ve Dörtlü Çete, bu iyi toplumsal davranışı tamamen bozdu. Şimdi, Pekin'deki “Xidan Duvarı” çalışmayan insanların bir süredir sık sık rahatsızlık yarattığı bir yer olmuştur. Dörtlü Çete'nin ideolojisinden tehlikeli bir şekilde etkilendiler ve sorun çıkarmak ve hatta casusluk yapmak için toplanıyorlar. Birkaçı iyi niyetli olsa da, aslında Dörtlü Çete ideolojisiyle iç içeler. Aşırı bireycilik ve anarşi uyguluyorlar. Bu gençlerin sayısı az olsa da etkileri çok büyük. Genç neslin yetiştirilmesi adına onlara karşı ciddi bir tavır benimsedik. Bu nedenle, demokrasiyi güçlendirirken sosyalist hukuk sistemini de geliştirmemiz gerektiğini savunuyoruz. Zihnimizi özgürleştirmeli ve uzun süredir geçerli olan iyi toplumsal davranışı yeniden kurmalıyız. Dört modernleşmeyi gerçekleştirmek için halkın girişimini tam olarak harekete geçirmeye çalışacağız. Ancak bir ön şartımız var: Toplumsal istikrar ve birlik ile karakterize edilen bir siyasi durum yaratmamız gerekiyor. Bu arada eğitim personeline de önem vermeliyiz. Uzun yıllar boyunca bilimsel araştırmaları ve eğitimi ihmal ettik ve bu alanda büyük kayıplara yol açtık. Bu nedenle, bilimi ve eğitimi güçlendirmeli, yetenekli personeli keşfetmeli ve onlardan iyi yararlanmalıyız. Özetle, halkımızın girişimini harekete geçirmeliyiz. Halkın bilgi ve zekâsını kullandığımız sürece Çin'in büyük umutları olacaktır.
Dördüncüsü, dört modernleşmeyi gerçekleştirmek için dış dünyaya açılma yönünde doğru bir dış politika izlemeliyiz. Dört modernizasyonu gerçekleştirmek için öncelikle kendi çabalarımıza, kendi kaynaklarımıza ve kendi temellerimize güvensek de, uluslararası işbirliği olmadan bu hedefe ulaşmamız imkânsızdır. Dört modernizasyonu hızlandırabilmemiz için dünyanın dört bir yanından gelen ileri bilimsel ve teknolojik başarılardan ve ayrıca yurtdışından gelen potansiyel fonlardan tam olarak yararlanmalıyız. Geçmişte bu fırsata sahip değildik. Daha sonra, şartlar değiştiğinde, bir süre kullanamadık. Bu fırsatı kullanmayı öğrenmemizin zamanı geldi.
Dört Modernizasyonun ilkeleri ve hedefleri Başkan Mao Zedong ve Başbakan Zhou Enlai tarafından formüle edildi. Fakat Dörtlü Çete'nin müdahaleleri nedeniyle bunları fiilen uygulayamadık. Dörtlü Çete'nin devrilmesinden sonra, neden oldukları sayısız sorunu çözmek için büyük çaba sarf ettik. Geçen yıla kadar dikkatimizi modernizasyon olgusuna çevirmeye başlamamıştık.
Çin için en önemli politik görev nedir? Dört Modernizasyonun başarısıdır. Modernizasyon hamlesi sırasında karmaşık sorunları çözmek zorundayız ve zorluklarla karşılaşmaya mecburuz. Örneğin, kurumlarımızda fazla personel var. Ayrıca modern bilim ve teknolojiye hâkim olmamız gerekiyor ancak henüz yeterli yetkin personelimiz yok. Esas olarak yaratmış olduğumuz siyasi istikrar ve birlik durumuna ihtiyacımız var. Ancak hala çözülmesi gereken birçok sorun var. Uluslararası işbirliğine katılıyoruz. Ancak yine de gelişmiş yabancı bilim ve teknolojiyi ve yabancı sermayeyi özümseme konusunda öğrenme deneyimine ihtiyacımız var. Bununa birlikte, çeşitli zorluklara ve sorunlara rağmen modernleşme yönünde doğru yolu seçtiğimize inanıyorum. Engelleri yavaş yavaş kaldırabileceğimize, zorluk ve eksikliklerimizin üstesinden geleceğimize inancımız tamdır. Belki iki veya üç yılda kayda değer bir başarı elde edemeyiz. Ancak birkaç yıl içinde büyük bir değişiklik olacak. Bazı insanların dört modernleşmeyi başarabileceğimize dair hala kuşkuları olda da, Çinli liderler ve Çin halkının çoğunluğu modernizasyon programımızı başarcağımıza inanıyorlar.
Gibney: ABD, Çin sosyalizmini Sovyetler Birliği'nin bir kopyası olarak yorumlayarak büyük bir hata yaptı. Çin, başlangıçta Sovyetler Birliği'nin sosyalist tarzını tamamen taklit ettiği ve benimsediği için ideolojik olarak kafası karışmış olabilir mi ve bu kafa karışıklığı Çin’e özgü bir sosyalist yol oluşturamama başarısızlığına yol açmış olabilir mi?
Deng: Çin'in sosyalist yolu, Sovyetler Birliği'nin yoluyla aynı değil. Çin sosyalizminin, Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren kendine has özellikleri olduğu için ta en başından beri birbirlerinden farklıydılar. Örneğin, kapitalist girişimlerin sosyalist dönüşümünde yoksun bırakma/el koyma yerine kurtarma politikasını benimsedik. Sonuç olarak, ülke ekonomisini etkilemeden burjuvaziyi ortadan kaldırmayı ve sosyalist dönüşümü gerçekleştirmeyi başardık.
Ayrıca, Başkan Mao Zedong'un savunduğu gibi, hem merkeziyetçilik hem de demokrasi, hem disiplin hem de özgürlük, hem irade birliği hem de kişisel serbestlik ve canlılık ile karakterize edilen siyasi durum Sovyetler Birliği'nin durumuna benzemiyor. Bununla birlikte, bazı ekonomik sistemlerimiz, özellikle işletme yönetimi ve organizasyonu, Sovyetler Birliği'nden büyük ölçüde etkilenmiştir. Bu nedenle, ileri kapitalist ülkelerden ileri işletme, yönetim yöntemlerini ve bilimsel gelişmeyi miras almamız avantajdır. Ekonomimizin bu yönlerini dönüştürmekte halen pek çok zorluk yaşıyoruz.
Gibney: Çin halkının girişiminin harekete geçirilmesi harika. Ama gelecekte, Çin sosyalist bir ülke olarak kalırken ve sosyalizmin sınırları içinde hareket ederken bir tür piyasa ekonomisi geliştirecek mi?
Deng: Piyasa ekonomisi sadece yabancı sermayeli işletmeleri kapsar. Ülkeyi bir bütün olarak düşünürsek, bu bir sorun değil. Devlete ait sektörler ve kolektif mülkiyet sektörleri, hala ekonomimizin temel dayanağıdır. Ekonomimizde yurtdışındaki Çinlilerden kapitalizm şeklinde bazı yatırımlar gelse de, bu normal yabancı yatırımlardan farklıdır. Çünkü yurtdışındaki bu Çinlilerin çoğu Çin'e sosyalist anavatanlarını geliştirmeyi umarak saygıyla gelirler. Bazı insanlar, Çin'in dört modernleşmeyi yabancı yatırımların yardımıyla gerçekleştirmeye çalışırsa kapitalist yolu gireceğinden korkuyorlar. Hayır, kapitalist yolu benimsemeyeceğiz. Çin'de artık burjuvazi yok. Hâlâ eski kapitalistler var ama onların sınıf statüleri değişti. Kapitalist ekonomiye ait olan yabancı yatırım ekonomimizde bir yer tutsa da, bu ekonomimizin sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor ve bu nedenle Çin'in sosyal sistemini değiştirmeyecek. Sömürücü bir sınıf üretemeyen sosyalizmi karakterize eden şey ortak refahın elde edilmesidir.
Paul T. K. Lin: Çin, sosyalist piyasa ekonomisine çok erken ve çok hızlı kısıtlamalar getirerek bir hata yaptı. Bu nedenle, Çin'in sosyalist piyasa ekonomisini planlı bir sosyalist ekonomi rehberliğinde daha büyük bir rol oynaması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Deng: Bir piyasa ekonomisinin yalnızca kapitalist toplumda mevcut olduğunu ve yalnızca “kapitalist” piyasa ekonomisinin var olduğunu iddia etmek yanlıştır. Neden sosyalizm altında bir piyasa ekonomisi geliştiremeyelim? Bir piyasa ekonomisi geliştirmek, kapitalizmi uygulamak anlamına gelmez. Ekonomik sistemimizin dayanak noktası olarak planlı bir ekonomiyi sürdürürken, bir piyasa ekonomisini de hayata geçiriyoruz. Ama bu sosyalist bir piyasa ekonomisidir. Sosyalist piyasa ekonomisi, yöntem olarak kapitalist bir piyasa ekonomisine benzese de aralarında farklılıklar da vardır. Sosyalist piyasa ekonomisi, esas olarak devlete ait işletmeler, kolektif mülkiyet işletmeleri ve hatta yabancı kapitalist işletmeler arasındaki karşılıklı ilişkileri düzenler.
Son tahlilde, bunların hepsi sosyalist bir toplumda sosyalizm altında yapılır. Piyasa ekonomisinin sadece kapitalizm altında var olduğunu söyleyemeyiz. Piyasa ekonomisi, feodal toplum gibi erken bir dönemde embriyo aşamasındaydı. Bunu sosyalizm altında kesinlikle geliştirebiliriz. Benzer şekilde, kapitalist ülkelerin işletme ve yönetim yöntemleri de dâhil olmak üzere faydalı yönlerinden yararlanmak, kapitalizmi benimseyeceğimiz anlamına gelmez. Bunun yerine, sosyalizmde üretici güçleri geliştirmek için bu yöntemleri kullanıyoruz. Kapitalizmden bir şeyler öğrenmek bir araç olmaktan öteye gitmediği sürece, sosyalizmin yapısını değiştirmeyecek veya Çin'i kapitalizme geri getirmeyecektir.
*Frank B. Gibney, “Encyclopaedia Britannica, Inc. of the United States” Derleme Komitesi Başkan Yardımcısı
*Paul T. K. Lin, Kanada McGill Üniversitesi Doğu Asya Enstitüsü Direktörü.
Not: Deng Xiaoping'in eserlerinin Çincesinden
yaptığım çeviriler Çin'in bugün izlediği yolun teorik temelleri ve tarihine
ilişkin doğru bilgiler sunmayı amaçlamaktadır. Deng'in düşüncelerine
katıldığımı veya Çin'in izlediği yolu onayladığımı kesinlikle göstermez.