02 Ocak 2021 tarihli BirGün gazetesinde yayınlanmıştır
Wuhan’daki salgının ilk günlerinde virüsün kaynağının “Huanan balık pazarı”
olduğu düşünülüyordu. Çinli uzmanlara göre, büyük olasılıkla yarasalardan balık
pazarında yasadışı olarak satılan yaban hayvanlarından birine ve onlardan
insanlara geçmişti. O hayvanlarla yakın ilişkide olanlar da pazardaki diğer
insanlara bulaştırmıştı. Uzmanların virüsün yayılma mekanizması hakkında
söyledikleri daha önce yaşanan SARS salgınından elde edilen bilimsel bulgulara
dayanıyordu. Fakat okuduğum yayınlar ve buradaki uzman dostların anlattıkları, kaynağın
Wuhan’daki balık pazarı olduğuna dair o günkü bulguların/tahminlerin artık
fazlasıyla kuşkulu olduğunu, hatta kabul görmediğini gösteriyor. Göründüğü
kadarıyla, balık pazarının tek vebali yayılmayı hızlandıran mekân olmasından
ibaret. O günlerde balık pazarını virüsün kaynağı olarak gösteren uzmanlar
yanıldığı gibi, onların görüşlerine dayanarak yazdığım bir-iki yazımda ben de
yanıldım. Yani balık pazarı virüsün kaynağı değil sadece yayılma noktasıydı.
Peki, o virüs pazara nereden geldi? Başka bir ifadeyle, virüsün gerçek/ilk kaynağı neresi? Buradaki uzmanlar bu sorunun kesin bir biçimde yanıtlanmasının imkânsız olduğunu söylüyorlar. Uzmanlara göre, bugünkü bilgilerimizle şu söylenebilir: Başka bir yerden bir şekilde pazara taşındı ve pazardaki kalabalık insandan insana geçişi hızlandırdı. Bu “başka bir yer” (1) Çin içinde bir bölge olabileceği gibi (2) Çin’e dondurulmuş gıda ürünleri satan ülkelerden biri de olabilir veya (3) başka herhangi bir yolla da taşınmış olabilir (seyahat eden insanlar gibi).
Yeni bulaşma yolu
Bu yılın ortalarında beri Çin’in dondurulmuş gıda ithal ettiği ülkelerin bazılarından gelen 50'den fazla ürünün dış ambalajında Covid-19’a rastlandı. Yetkililer “Dondurulmuş gıda zinciri sektöründe görev yapan bazı çalışanların, özellikle liman gibi ilk temas noktasındakilerin, enfekte olduğunu ve bu nedenle 20 kadar şehirde bazı Covid-19 vakalarının ortaya çıktığını” söylüyorlar. Çin için artık bir “ulusal değer” kabul edilen, salgınla mücadele eden komisyonun başkanı Dr. Zhong Nanshan de birkaç hafta önceki bir söyleşisinde “Virüsün çevreden/ortamdan insana geçişi” hakkında uyarılarda bulundu ve “Virüs için yeni yayılma yolu olma riski taşıyor” dedi.
Risk grubu haydi aşıya
Çin, yaklaşan Çin Yeni Yılı (bu yıl 12 Şubat’a rastlıyor) sırasında artan nüfus hareketliliğinin getirebileceği olası riski önlemek için yüksek risk gruplarında yer alan yaklaşık 50 milyon kişiyi aşılamayı planlıyor (aşılama başladı). İlk aşılanacak olanlar arasında dondurulmuş gıda sektörü, soğuk hava deposu tesislerinde çalışanlar, liman karantinası çalışanları, taşımacılık sektörü görevlileri, taze gıda pazarları satıcıları, sağlık çalışanları, polisler ve yurtdışında okumak veya çalışmak için gidecekler yer alıyor. Bu gruptakiler ilk aşılarını 15 Ocak'tan önce ve ikincisini 5 Şubat'a kadar yaptıracaklar.
Bir uzman, “İlk 50 milyon kişinin aşılanması salgın riskini büyük ölçüde düşürecek ve bu da herkesi aşılamanın aciliyetini azaltacaktır. Aşılama için sonraki sıra yaşlılar ve bir sağlık sorunu olanların olacak. Aşı yaptırmak herkesin hakkı olduğu gibi, koronavirüsü kontrol altına almak da herkesin sorumluluğudur” dedi. Faz III çalışmasının klinik sonuçları kesinleşmediği ve dolayısıyla üretim lisansı verilmediği için aşı şu anda “acil durum” kapsamında kullanılıyor. Bir yetkili, Covid-19'a karşı geliştirilen aşıların üretim lisansı alana kadar herkese açık olmayacağını söyledi. Uzmanlar, herkese yönelik toplu aşılamanın ancak 2021’in ikinci çeyreğinde başlayabileceğini söylüyorlar.
Özgüven
Geçen bir yıl içinde
gözlemlediğim en büyük değişiklik Çin’in salgınla mücadelede elde ettiği büyük
başarının insanlara aşıladığı özgüven. Virüsle karşılaşılması durumunda önlemler
çok sıkı ve sert, mücadele ve mücadele edenler fazlasıyla ciddi ve en önemlisi her
durumda süreç kesinlikle şeffaflıkla yürütülüyor. Covid-19 haberleri artık
insanların ilgisini çekmekten yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamış olsa bile,
yetkililer karşılaşılan her durumu bütün açıklığıyla halkla paylaşıyorlar ve
önlemleri her fırsatta hatırlatıyorlar. İnsanlardaki “Koronavirüs de neymiş,
bir kez yendik, bir daha yeneriz” özgüveni herhalde bu sıkı önlemlere, ciddiyete
ve şeffaflığa dayanıyor olsa gerek. Yöneticilerin saygınlığı ve onlara duyulan
güven her şeyin başı… Virüsün tek dostu insani-ahlaki olarak düşük, sahtekâr,
yalancı yöneticiler ve sırtlarını dayadıkları (aslında kendi mayaları olan) cahil-cühela
arsızlığıdır.