13 Ağustos 2017 tarihli BirGün gazetesinde yayınlanmıştır
Çin, birkaç ay önce yirmi
beş termik santralini kapatma kararı aldı ve çoğunu kısa sürede kapattı. Böylece,
2020’deki karbon salımı 2005’e göre yüzde 40-45 azalmış olacak. Kapatma nedeni
olarak, “Çin’in Küresel Isınmayla ilgili anlaşmalara karşı sorumluluğu” açıklaması
yapıldı. Bu “sorumluluk açıklaması” büyük ölçüde doğru sayılır. Fakat bir başka
(bence asıl) neden daha var: Yayılan kuraklık ve onun yol açtığı çölleşme nedeniyle
Pekin’i ve çevresini boğan toz (ve duman) bulutu.
Çin’in kömür yatakları ve termik
santralleri ülkenin kuzey bölgesinde (Göbi Çölü çevresi) bulunuyor. Yani neredeyse
akarsuyu olmayan, su yoksulu bölgede. Oysa kömür yakıtlı enerji üretimi çok su
gerektiriyor. Bu bölgede kurulu santraller su ihtiyacını yeraltı suyundan karşılamış.
Sonuç, yeraltı suyunun çok daha derine çekilmesi olmuş. Bunun çok belirgin iki
sonucu görülmüş: (1) Civardaki göl ve akarsu kaynaklarının kuruması. (2) Yeraltı
suyundan beslenemeyen bitki örtüsünün kurumasıyla çölleşmenin çevreye yayılması,
toprağın hızla tozlaşması ve oluşan ince tozun Pekin ve çevresini toza boğması.
Yenilenebilir enerji
kaynakları projesinde görevli bir akademisyen kömür santralleri konusunda
şunları söylüyor: “En fazla elli yıl sonra dünyanın en stratejik kaynağı su
olacaktır. Su zengini olmayan ülkelerin termik santral kurması büyük bir
hatadır. Bu hatayı görmemek veya yatırımda ısrar etmek ise ahmaklıktır. Üstelik
sadece su kaynaklarını kurutmak ve kirletmekle kalmaz, aynı zamanda, küresel
ısınmanın da başlıca sorumlularındandır. Su zengini olmayan ülkelerin en
öncelikli sorunu, su kaynaklarını titizlikle korumak ve nüfus artış hızını
durdurmaktır”. Yani “En az üç çocuk için önce içecek su bul... ‘Allah verir’
demekle veya yağmur duasıyla su sorunu çözülmez” diyor…
Çölleşme
Kömür santralleri ve kömür
çıkarmanın yol açtığı çölleşmenin ıslahı için hazırlanan proje birkaç ay önce
uygulamaya konuldu. İlk olarak, Pekin ile bu bölge arasına beş milyon adet ağaç
dikildi. Bu sayı her yıl artacak. Çinliler “Kendi kendine büyür” diyecek kadar
lakayt olmadıkları için otomatik sulama sistemi kurulmuş.
Memlekette aç gözlü arkaik
İslamcılar HES vs gibi talan projeleriyle ülkeyi çöle çevirirken, burada
insanlar çölü tarım arazisine dönüştürmek için çaba sarf ediyorlar. Kısaca iki
öykü aktarmak istiyorum:
Yirmi beş yıl içinde çölün
yirmi hektarlık kısmını kendi çabalarıyla ağaçlandıran bir köylünün buradaki
itibarını “hasbelkader zengin olan” Almanya bile kıskanabilir. Ağaçlandırmanın
oluşturduğu mikro iklim değişikliği ile çölde arıcılık bile yapılabilecek yeni
bitki örtüsü oluşmuş. Dolayısıyla, köylüler yeni bir gelire kavuşmuş. Bu naif
ama anlamlı çabayı ÇKP, o fedakâr köylüyü onurlandırarak, “Yoksullukla mücadele
programı” kapsamına aldı.
Gobi Çölünde Çin’in en
önemli tarım ürünlerinden olan kırmızı darı yetiştirme çalışmaları yaklaşık bir
yıldır devam ediyor. Çölde tarım yapmak…hayal gibi;
ama gerçek. Birkaç yıllık araştırma sonucunda, Çinli bilim insanları çölde
yetişen darı türü geliştirmeyi başardılar ve insanlığa armağan ettiler. On yıl
içinde çöl bir darı çiftliğine dönebilir.
Enerji (ve balık)
Yapılan açıklamaya göre, Çin
artık kömür santrali kurmayacak ve yenilenebilir ve “temiz enerji”ye yatırım
yapacak. Ülkenin uygun olan her yerine güneş panelleri ve rüzgâr türbinleri
yerleştiriliyor. Güneş açısından zengin bir bölgede yer alan Cixi baraj gölü enerji
üretimi açısından türünün tek örneği. Zemine çakılan yüksek ayaklar üzerine
kurulan platform aracılığıyla gölün yüzeyi güneş panelleriyle kaplanmış. Yani bir
hidroelektrik santrali aynı zamanda güneş enerjisiyle de üretim yapıyor. Bu göl
çevre köylülerin balıkçılık yaptıkları geçim kaynağı. Yükseltici ayaklar köylülerin
geçim kaynağına –balıkçılığa- zarar vermemek için çakılmış. Yapılan anlaşmaya
göre, bu panellere karşılık köylüler artık göl için kira ödemiyorlar.
Bahsettiğim projeler memlekette
ancak ülkenin ve insanlığın kaderini dert edinen uygar insanların duyarlılığı olabilir;
fakat sonu iyi olmazdı. Örn. şu Cixi baraj gölü projesi Türkiye’de olsa, din
eğitimiyle aklı hadım edilmiş arkaik İslamcılar o baraj gölünü kurutur ve
ortasına da bir cami dikerdi. Yeter ki modern insanın aklına ve değerlerine
düşmanlık etmek olsun… İnsanlığa önerebilecek hiçbir şeyi olmayan bu kötüler
güruhu, insanı insan yapan değerleri ve güzel olan her şeyi de yok ederek var
olmaya çalışıyorlar…