12 Ocak 2014 tarihli BirGün Gazetesinde yayınlanmıştır
Portakal soyma eğitimimi
rahmetli paşa dedemin ecnebi cariyelerinden almamış olsam, TV’de gördüklerimden
sonra elimdekini hemen bırakır ve bir daha soymaya da tövbekâr olurdum.
Niyetim
portakalı rakı’ya meze yapmaktı fakat o arada bir Çin TV kanalındaki
“etiquette” (görgü kuralları) programına gözüm ilişince aklım karıştı. TV’deki “Çinli
leydi” adayı (henüz eğitimini alıyor) kadın sanki portakal soymuyor da elmas
işliyor. Öyle bir ince işçilik ki, insan ortaya çıkanın portakal değil de
güzide bir sanat eseri olduğu yanılsamasına kapılıyor. Artık gözüme sıradan bir
meyve olarak değil bir asalet etiketi gibi görünür oldu. Rakı gibi “sıradan”
bir içkinin yanında böylesine zarafet ve asalet
abidesi bir meyve nasıl olur bilemiyorum. Feridun Nadir’e mi sorsam acaba?
Anladığım kadarıyla
öncelikli amaç portakalı yemek değil soymak. Asalet kendini galiba soyarken
ifşa ediyor. Çatal bıçak kullanarak soymak için bu kadar zaman ve emek
harcamanın nedeni herhalde budur. Bir de çatal bıçağı düzgün tutabilmeyi ve
maharetle kullanmayı becerebilseler... Yemek çubuklarını büyüleyici bir
estetikle kullanmaya alışmış parmakların çatal bıçağa uyum sağlaması belli ki
uzun zaman gerektiriyor.
Elli yıl kadar önce “Biz de
batılılar gibi çatal bıçak kullanmalıyız; çünkü hijyenik” diyen ÇKP tarihinin
en pragmatik adamı Zhou En-lai (Co En-lay) hayalinin zengin sofralarının
ayrıcalığı olarak gerçekleşmeye başladığını görse ne derdi acaba.
Eğitim
veren okulun kurucusu HK’lu bir kadın yatırımcı. İsviçre’de bir “görgü
kuralları okulu”nda aldığı iki aylık eğitimden sonra Çin’de kendi okulunu
açmış. Şimdi görgü kuralları ve protokol, giyim zevki, sofra adabı ve iş görgü
kuralları gibi eğitimler veriyor ve böylece zengin Çinli kadınlardan batılı
leydi kopyaları yaratmaya çalışıyor. Yani, bir nevi batı kültürü pazarlamaya
çalışıyor desem yanlış olmaz.
Okulun
mottosu “Günümüzün modern kadını yeni ve hızla değişen dünyada ilk olarak eş,
anne, kız evlat ve iş kadını rollerini üstlenmelidir”. Yani, kadını itaatkâr ev
kadını ve özenli anne rollerine uydurmak için tasarlanmış basmakalıp “kadın
eğitimi” söz konusu. Fakat batı kültürü ile cilalandığı için zenginlerden
epeyce rağbet görüyor. Öyle bir rağbet ki “Çinli leydi” olabilmek için günlük
1600 dolar ödüyorlar. Bu miktar buralarda dört beş ailenin bir aylık kazancına
eşdeğer.
Çinli aileler kız
çocuklarının geleneksel zarafet, görgü kuralları eğitimi almasını isterler. Bu
konuda kız çocuklarına eğitim veren okullar var. Fakat son yıllarda bu
geleneksel okullara rağbetin azalmakta olduğu söyleniyor. Zenginlerin
çocuklarını batı kültürüyle eğitim veren okullara göndermek istedikleri yazılıyor.
“Çin’e özgü kapitalizm” geçen
otuz yılda zenginlerini yarattı. Eşyanın tabiatı gereği bu zenginler şimdi sınıfsal-kültürel
olarak ayrışıyor. Zengin yaratmakta başarılı olan ÇKP bu sınıfın Çin zengini
haline gelmesini sağlamakta pek başarılı sayılmaz. Zenginler arasında batı
kültürüne ÇKP’yi bile rahatsız edecek düzeyde bir hayranlık gözlendiği
biliniyor. Birçok zengin ise zaten batı ülkelerinde yaşıyor.
“Bu batı hayranlığının
sebebi nedir?” sorusuna parti içinde nasıl bir cevap verdiklerini bilmiyorum.
Bu konuda dışarıya yansıyan bir şey yok. İki de bir burjuva liberalizmine ve
kültür emperyalizmine atıp tutmalarından başka bir şey okuyamıyoruz.
ÇKP içinde ağırlıkları
gittikçe artan zenginler sınıfını parti içinde daha ne kadar tutabilecekler
bakalım. İşin ucunda partinin anahtarını onlara teslim etmek de var.