19 Mayıs 2013 Pazar

Servet düşmanı liberalizm

19 Mayıs 2013 tarihinde BirGün Gazetesinde yayınlanmıştır

Burada ne zaman ev taşıdıysam, hep ev sahiplerim evi sattıkları için oldu. Son oturduğum evin sahibi de arayıp evi satmak istediğini ve kontratı yenileyemeyeceğini söyleyince, bana musallat olan kör talihe biraz sayıp döktüm.

Birkaç gün sonra bir emlakçı yanında yaşlı sayılabilecek, minyon tipli, son derece dinç ve esprili bir Avustralyalı kadınla çıktı geldi evi göstermek için. Kadın bana “bu evi satın alırsam oturmaya devam eder misin?” diye sordu. Evden çıkarılmayı beklerken gelen bu teklife biraz şaşırdım. Yine de kadının esprili havasına ortak oldum ve ödediğim kiranın yarısını söyleyip “şu kadara olursa, tabi ki oturmak isterim” dedim. Cin gibi bakan gözlerini bana dikti ve o muzip haliyle “soyguncu serseri” dedi.

Birkaç gün sonra eve uğradı. Biraz hoşsohbet sonunda, altı kat üstteki kiralık daireye taşınmamam için kirada indirim yaptı; ama sanki etinden et koparılmış gibi hissettiğinden eminim. Yaptığı indirimde ikram ettiğim iki kadeh şarabın da etkisi olabilir. Bu indirimi kaç senedir bir türlü unutmadı ve “o indirimi sana evimde bir batılı otursun diye yaptım, diğerleriyle anlaşamıyorum” diyor.

Birkaç yıl önce ev sahibim olduğunda 81 yaşındaydı, halen o yaşta. Bir vesileyle yaş mevzusu açıldığında “beş yılda bir yaş yaşlanmak bence de çok güzel” diye takılıyorum. “Ne yapacaksın yaşımı, benimle mi evleneceksin” deyip konuyu geçiştiriyor.

Hong Kong’da olduğu zamanlar birkaç günde bir bana mutlaka uğrar. Her seferinde birlikte dünyayı liberallere dar ederiz. O bana göre daha radikal: Benimki liberal karşıtlığı, onunki ise düpedüz liberal düşmanlığı, hem de en sağlamından. Tanıdığım varlıklı tek liberal düşmanı.

Düşmanlığının sebebi şu: Avustralya hava yollarında 45 yıl çalıştıktan sonra 20 yıl kadar önce emekli olmaya karar vermiş. O yıllarda iktidarda olan Liberal Parti’nin emeklilik yasasında yaptığı bir değişikliğe dayanarak “senin malın mülkün, yeteri kadar gelirin var. Ayrıca emekli maşına ihtiyacın yok” demişler ve emekli maaşı bağlamayı reddetmişler ve böylece sağlam bir düşman sahibi olmuşlar.

Bu durum o kadar zoruna gitmiş ki, bir vesileyle sık sık sohbetimize konu oluyor. Biraz da benim kışkırtmamla “ben 45 sene çalıştım ve sigorta primi ödedim ama liberal pislikler bana ‘sana emekli maaşı yok’ dedi. Üstelik ben de onlara oy vermiştim” deyip okkalı bir küfür savuruyor. Son gelişinde “bunların emeğe hiç saygısı yok, bunlar servet düşmanı” deyip biraz içlendi. Liberallerin emek düşmanı olduğunu zaten biliyorum. Renkleri sağa doğru karardıkça başka şeylerin düşmanı da olabilirler; ama “servet düşmanı” olduklarını ilk defa duyuyorum.

Bunlar Komünist falan olmasın” diye takıldım. “Komünistler böyle yapmaz” diye cevapladı. “Peki ne yaparlar” diye sordum. Yüzüme “ulan ben filozof muyum, ne diye böyle derin sorular soruyorsun” der gibi bir edayla baktı ve “hiç değilse, 45 sene çalıştın ve prim ödedin, al sana sembolik 100 Dolar emekli maaşı derlerdi. Biraz saygı gösterirlerdi” dedi ve “şuna şarap doldur” deyip kadehi önüme sürdü.

Eninde sonunda emekli maaşına kavuşup ona haksızlık yapan liberallere esaslı bir ders vermeyi hayatının amacı haline getirmiş. Bugüne kadar bütün yasal yolları denemiş ama sonuç alamamış. Şimdi kalan tek yolu deniyor: Avustralya’daki malını mülkünü çaktırmadan elden çıkarmakla ve servetini HK’a aktarmakla meşgul.

Bu işi tamamladığında, malı mülkü ve hiçbir geliri olmadığını belgeleyip emekli maaşına kavuşmayı ve böylece “servet düşmanı liberaller”e iyi bir ders vermeyi umuyor.