18 Şubat 2013 Pazartesi

Yılan Yılı’nda Çin


10 Şubat 2013 tarihinde BirGün Gazetesinde yayınlanmıştır

Bugünlerde buralarda çocukluğumdaki bayramlara benzer bir tatlı telaş yaşanıyor; çünkü “Yeni yıla” giriyoruz. Ay takvimine göre hesaplandığı için her yıl farklı günlere rastlayan “Çin yeni yılı” bu kez 10 Şubat’ta başlıyor ve “Yılan yılı” oluyor. Eski Çin kültüründe evde Yılan görülmesi o ailenin açlıktan ölmeyeceğine alâmetmiş.

Adının “yeni yıl” olduğuna bakmayın; baharın başlangıcının kutlandığı 15 gün süren bir çeşit kutsal festival. Yeni yılın öncelikle bolluk, bereket getirmesi için dilekler sunuluyor, dualar ediliyor ve kutlamalar yapılıyor. Tarihi boyunca açlık çekmiş ve bu yüzden köpek yemeye başlamış bir millet başka ne dilekte bulunabilir ki…

Kutlama için aile fertleri aile büyüklerinin yanında bir araya geliyor. Aile toplantısında bazen benim gibi “aileden sayılanlar” da yer alıyor. Evliler, eli iş tutanlar bekârlara ve çocuklara; patronlar çalışanlarına güzel kırmızı zarflar içinde paralar veriyorlar. Sokaklarda da çok güzel kutlamalar yapılıyor. Etraf kırmızı rengin ağırlıkta olduğu giysiler içinde geleneksel danslarını eden, kısa temsiller sunan dansçılar ve ejderha flamalarıyla dolu. Danslarındaki o büyüleyici estetiği izlemeye doyamıyorum. Hareketler bu kadar mı zarif olur…

Yeni yıl kutlamalarında dalgalanan ejderha flamaları insanların “Nian” canavarıyla savaşını temsil ediyormuş. Bütün Uzakdoğu’nun keramet bulduğu bu kertenkele kılıklı yaratık (ejderha), güç, dayanıklılık ve şansı temsil ediyor. Temsil ettiği o “güç” kavramı gibi, pek sevimsiz bir hayvana benziyor. Sanki saldırıp parçalayacakmış gibi bir hali var.

Efsaneye göre, (açlık ve ölümü temsil eden) “Nian” denilen mitolojik canavar yılın ilk günü hayvanları, ekinleri ve hatta köylüleri ve özellikle çocukları yemek için gelirmiş. Onun yemesi ve böylece insanlara saldırmaması için evlerinin önüne yiyecek koyarlarmış. Burada her kapı önüne konulan ve üstü minik mandalina dolu küçük mandalina ağaçları işte o yiyeceği ve ayrıca bolluğu temsil ediyor. Çin’in iç kesimlerinde ve köylerde o günlerde kapı önlerine halen yiyecek konur.

Bir gün “Nian”ın kırmızı elbise giyen bir çocuktan korkup kaçtığını görmüşler ve o günden sonra yeni yıl yaklaşırken pencerelere kırmızı fenerler asmaya başlamışlar. Canavar bile olsa, bir dini güce yenilmiş; kırmızılar giyinip karşısına çıkan Hongjun Laozu isimli bir Taocu keşişe kuyruğu kaptırmış ve keşiş onu Hongjun Laozu dağına dönüştürmüş.

Yeni yıl tatili Çin'de üç-dört hafta sürüyor. Buraya ilk geldiğim zamanlar tatilin bu kadar uzun olmasına şaşırmıştım. İnsanların buradaki çalışma koşullarını gördükçe, işin sırrına erdim. Bazen haftanın yedi günü ve uzun saatler çalışan işçiler için tek uzun tatil belki de budur. Bu insanların çoğu Çin'in iç bölgelerinden, yoksul köylerden geliyorlar. Tatilin uzun olmasının sebebi, köylerine gidip yılda bir kez aileleri, çoluk çocuğu ile zaman geçirmelerini sağlamak.

Tatilin ilk günlerinde tren garı ve otobüs terminallerinde iğne atsan yere düşmez. Bilet bulamayanların yüzündeki çaresizlik ve hüzün hiç bir tercümeye gerek bırakmayacak kadar açık. Bir hazin görüntü ki sorma gitsin. Neredeyse dünyanın dört bir tarafında dolaştım ama yoksulluk ve ezilmişliğin insanın yüzüne bu kadar işlediği başka coğrafya görmedim. Buralarda insanlar yoksulluğunu da tüm yüreğiyle yaşar.

Buradan herkese "Kung Hei Fat Choi!" (Mutlu Çin Yeni Yılı) diyorum. Evinizin önüne bir parça yiyecek koyun, “Nian” uğramasa bile kedi köpek yer…